16 Aralık 2011 Cuma

hastayım hastaaa canım ister pastaaaaa

bogazim yırtılacak heralde, boyle nefes aldığımda keresteye sürtülen zımpara hissiyatı yaratıyor. Konusmak başlı başına işkence zaten. Göbüş bebis ilac almamı da engellediğinden, evimde çorap picama probis süt kombinasyonlariyla yatıyorum. Tamam tamam probisi yedim, keşke sadece yanıma alıp uzansaydim =$ yapacak bişi yok!

camdan arabaları izlerken, yine bu dort teker motor olayına ortalama bir kızdan daha fazla bayıldığımı fark ederek şaşırdım. Gerçekten araba sürmek bir ara "ralli kursuna gidecem ben ya" ya varan bir tutkuydu benim için. Trafikte gecirilmis 11 yıldan sonra milim milim ilerlemek pek zevk vermez oldu ama hala özel hareketlerim var. Abbuk sabbuk manevralar yapmayın valla şakacıktan ders olsun diye yandan sürtüveririm. ^_^

araba kullanma şevkimin pis trafik ve trafikte dayak yeme korkumdan dolayı azalmasinin yaninda arabalardan hoşlantım, aldığım elenktrik hiç bitmedi. Eskiden, daha ergenken, dergiler falan okurdum ama şimdi hepsi elimdeki hamurdan dolayi beyime intikal etti. =p o bana anlatıyor araştırıp, boylece tam ulkem insani olarak benim bişi okumama gerek kalmıyor, kulaklarım bilgiye aç.

bebiş gelirken güvenli bir arabamız olsun, değiştirelim bu fransiz, cakası bol françois'yı diye kıpırdanmaya başladık. Benim için güvenlik artık ön planda evli çocuklu olmaya aday bir birey olarak, ama performans ve caka - güzel çekici görünüm - hala vazgeçemediğim özellikler. Hem gücümüzün yettiği, hem az yakan, hem vın diyince giden, hem de vayt güzel arabam dediğim kesişim kümesini bulmak pek kolay olmayacak.

Camdan bakarken, yolda oğluyla yürüyen genc bir babanın oğluna yanlarından geçen genc bir kızın kullandığı- muhtemelen ögrenci- mini cooper countrymanı gösterdiğini gordüm. İçim bi cız etti. Hayır o arabayi beğeniyorum, milletin kullandiği bir cok sapık arabanın yanında baba bir fiyatı olsa da gayet efendi, sıradan sayilabilecek bir araba. Yine de bi utandım. Üniversite de araba kullaniyordum, evet arabam vardı ama özel bir üniversite yanında büyüdüğümden, kimseyi umursamayan paralı bebeler barındırdığının bilincinde olduğumdan, bir de üstüne hep devlet okullarına gittiğimden araba konusunda hassastım. Önce kimselere soylemedim okulda arabam olduğunu mesela. Zaten anca totomun sıgabileceği minnacik bir arabacığım vardı. Ki bu arada küçük arabalardan nefret ederim, keşke en az kamyonetim olsa.

Arabayi seçerken bilinçli sectim. Yolda broadwayle giden 50 yasinda bir cift gordugumde yüzümün kızarmasını istememistim. Ben kimdim ki anne babamın parasıyla hava atıp millete ezik muamelesi yapacaktım. Bu düsuncemden hala pek kurtulamadım. Hepimiz isviçre zenginliğine ulasmadan yani etrafta maserattiler ucuşmadan, ben yine fazla fiyakalı ve pahalı bir araba kullanırken utanırım. bu elbette ki onlari sevmediğim, dergilerde, virtinde ya da birinde gördüğümde ağzımın sulanmadığı anlamına gelmiyor.

ama yani emprestyonistleri seviyorum diye eve bi orijinal renoir bi de degas getirmiyorum. Uzaktan bakıyorum. derdimin babadan gelen parayla alınan uçuk arabalar olduğunu fark ettim. Sanırım o üniversitenin cevresinde büyümek, hep ordan ögrencilerin olduğu bir sitede oturmak bende bazi kalıcı pürüzler ve defolar yarattı. Beyim olsa kanımca "insanlarin iyi bir arabaya binmesi icin bir ömür beklemesi mi lazım" derdi. Değil belki ama ben hep o broadwayin icindeki cifti düşünüyorum, bir ömür beklemelerine rağmen pek bir şeye sahip olamayanları. Ayrıca amg mercedes alacağına o sıpa efendi bi araba alıversin

hastayım, göbüklüyüm. Mantıklı olucam diye bir kaide yok tamam mı?! Sevmiyorsam sevmem banane

2 yorum:

  1. :D ahaaaa beni bilinmezliklerin içinden bulup üstüne yorun yazan dünyada çoook az bulunan insanlardansınız. çok mutlu oldum lalalalalaa teşekkür ediyorum

    YanıtlaSil